Kayıtlar

Ebrar Sultan Özdoğan | YÜZ’LEŞ

(Dinlemek için tıklayınız ) Yalnızlığa yeniden şükrettiğim bir gün oluyordu. Şuramda -tam kalbimin ortasında- bir şey vardı, haykırmadan kapanmayacak bir yara. Nasıl acısı dinerdi bilmiyorum duracağa da benzemiyor zaten. Zihnime sokulan birtakım düşünceler zorluyordu aklımı. Neden herkes böyleydi? Nedendi dinleyip sorgulamadan muhakeme çabası? Ya da böyle olmaya mı dayatılıyorduk? Komplike hayatım refaha kavuştuğu zaman mı düzelecekti bu muamma? Ruhuma saplanan hafakan acıma daha da şiddet verdi. Aradan geçen zaman sakinleşip düşünmeme müsaade etti. Çıkıp havayı solumak aban iyi gelecekti anlaşılan. Serpilen rüzgar duyulmayan çığlıklarıma destek oldu. Oturup bir banka gözden geçirdim buruk kalbimin yaşadıklarını. Duygularıma tarif olan atmosfer ışık tuttu adeta en ince sızılarıma. Belki de bu ışığın soğrulması gerekiyordu başkalarından soğumadan. Çevremde olup bitenlerden bi haber; boş gözlerle, varlığının bir şey kazandırmadığı yokluğunun ise hiçbir şey kaybettirmeyeceği insanlara

Sude Üçüncü | İdeallere Aşkla Tutunmak

  (Dinlemek için tıklayın) Öncelikle merhabalar! Ben Sude. Eğer okuduysanız okulumuzun blog sayfasında bir yazım daha var ( Kahramanım Ben'im ). Konumuz hemen hemen yine aynı. Yine sizinle samimi bir dille düşücelerimi ve duygularımı paylaşmaktan ötürü hem heyecanlı hem de mutlu hissediyorum. Bu yazıya başlamadan önce önceki yazımı bir okuyayım dedim, fark ettim ki kendimde adını koyamadığım durumların şu an farkına varmışım ve artık eksikliklerimi daha açık bir şekilde görebiliyor, adını koyabiliyorum. Ve bu çok büyük bir adım aslında. Peki ne oldu da farkına vardım? Nasıl oldu? Sadece bir kitapla. Evet, sadece bir kitapla! Aynı düşünceleri paylaştığım, istediğim kişi olmak için bana yardım edecek bir rehbere ihtiyacım vardı. Bu kitap da tam olarak bu görevi üstlendi. Bir solukta okuduğum kitabın adı "BAŞARI SIRLARI". Fatih Abadi hocamızın kitabı.  Bu sefer inanın nereden başlayacağımı bilmiyorum, kestiremiyorum. Tabi ki her zaman olduğu gibi kulaklığım kulaklarımda ve b

Berra Mihriban ÖRENCE | Bir Paket Umut

Bu yazı  Yeşilay tarafından her yıl düzenlenen Sağlıklı Nesil Sağlıklı Gelecek Yarışmasının Öykü dalında İlçe 1. si seçilmiştir.  28 .06.2021 Yutulan bir hap, içine çekilen bir nefes. Her şey bu kadar kolayken nasıl sonuçları bu kadar ağır olabiliyor ki? Kulaklarda yankılanan sesli müzikler, birbirine karışmış kokular belki bir yutkunuş. Tik tak tik tak tik tak. Ne gözlerim kapanmak biliyordu ne de saatim susmak. Ne zamandır uyumaya çalışıyordum bilemiyorum. Belki saatlerdir belki de günlerdir. Canım acıyordu ama vücudumun belli bir yeri acımaktan çok tamamı şeffaflaşıyor, kayboluyor gibiydi. Aynı zamanda her şey için çok yorgun ve mutsuzken aklımda olan şeyi elde etmek için yüzlerce kilometre gidebilir hatta yoldayken heyecanlanabilirdim. Bugün ayın kaçıydı, günlerden neydi, saat kaçtı… Nasıl başlamış, nasıl devam etmiş ve nasıl bırakabilecektim? Belki de hiç bırakamayacaktım. Belki de bırakmam gereken şey o değil, çok daha genel bir şeydi. İnsan kendisini o kadar çaresiz ve yorgun

Harun Öz | Kaldırımlar Şiiri Seslendirme

  (Dinlemek için tıklayınız) Necip Fazıl Kısakürek Kaldırımlar-1   Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında; Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum. Yolumun karanlığa saplanan noktasında, Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.   Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık; Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar. İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık; Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.   İçimde damla damla bir korku birikiyor; Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler... Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor; Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler.   Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi; Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır. Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi; Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.   Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta; Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum! Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta; Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!   Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yo

İnci Vildan Tuymaz | Mahşerden Aydınlığa

-Dinlemek için tıklayınız- Bu yazı "18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitler Günü Şiir ve Kompozisyon Yarışması"nda Bayrampaşa ilçe 1. si seçilmiştir. 16.03.2021 Yürüyorum kahrolarak şehit kokulu yollarında Çanakkale’nin. Hislerimde çiçekler açıyor soluk renklerde attığım her adımın başında. Kokusu kazınıyor Kudüs gibi kutsalın, zihnime acısı kurşunların, ellerime ise kanı yavrusunun Çanakkale’nin. Çıkamıyorum tahayyülünden ayaklarıma değen toprağın. Öyle bir toprak, her karışında şehadet öncesi gözyaşları… Her birine karışsın benim de gözyaşım.  Soluyunca havasını anlamak gerek neden böylesine ağıt kokar Çanakkale. Rüzgarında feryatlar eser Gelibolu’nun. Seddülbahir’de hala son dualar duyulur. Anafartalar’da bastığın her adımda hissedersin ayaklarının altında neler bittiğini, tabanlarını yakmalı düşman ateşinin hatırası. Arıburnu’na saldıran Anzak gibi gözü kör eden bir acımasızlığa tutulmalı yüreğin.  Sene 1915, nereden bilinebilirdi böylesine eşsiz bir savaşın hilâli beklediği

Nida Çınar | Asma Kalbin Gölgesinde

Bu yazı"Kudüs Konulu Hikaye Yarışması"nda Anadolu İmam Hatip Liseleri arasında  Türkiye 10.su seçilmiştir. 23.06.2020 Ebva kokuyor etraf. Camların saydamlığı kalplerine emanet edilirken, yeşilin en sefiri tonlarında bir buğulanma tütsüsü. Sokak lambaları ayın hizasında, kaldırım taşları sükun etekleri. Bense bu ıssızlığın, gelmediği coğrafyalardan gitmeye çalışan virane ruhuyum. Söylediklerimi rastlantı saymayın. ‘Coğrafya kaderdir.’ dayatmasını naçiz bedenimde hissettim hissedeli giderim kendimden, hem de henüz kendime bile gelememişken. Varlığın dokunulmazlığı düşüncesi nabızlarımızı dokuz/sekizlik bir ritme tabi tutarken, damarlarımda dolaşan yanık halk musikisini duyar gibiydim. İlmi dürtülerimizi bir kenara fırlatıp hiçliğin ehemmiyetine odaklandığımızdaysa sonuç muazzamdı.   Yere   uzanmış  kaldırım taşı , öylece beni izliyor; üzerine sinip yükünden sebep mesleği haline gelmiş Hıttin’den    kalma kan kokusunu protesto ediyordu. Yükü ağırdı, neticede bedenini çevreleyen

Sude Üçüncü | Kahramanım Ben'im

(Dinlemek için tıklayın) Bir zamanlar sorumluluklarını bilen ve yerine getiren, yaşam düzenine sahip biri olsam da pandemi süreciyle birlikte yaşadığım üzüntülü düşüşü ve kendimi nasıl toparladığımı, arkadaşlarıma da faydası olur düşüncesiyle paylaşmak istiyorum. Birinci sınavlar  ö ncesinde derslere giriyordum ve sınav haftasında da sınavlara  ç alıştım. Tabi ki ben de  ç oğu kişide olduğu gibi canlı derslerden tam verim alamıyordum. Bir zaman sonra  ç ok sıkılmaya başladım. Ders saati gelince uyanıyor, pijamalarla uykulu ve yorgun bir şekilde derse giriyor, 8 ders boyunca telefonun başında, loş bir odadaki masada derslere girmeye  ç alışıyordum. Birinci sınavlara kadar b ö yle devam etti. Birinci sınavlardan sonra ara tatil oldu. Tatilden sonra dersleri boşlamaya, derslere girmemeye başladım. Sabah uyanamıyordum ilk dersleri ka ç ırınca diğer derslere de giresim gelmiyordu. Bu şekilde bir kısır d ö ng ü ye girdim. Ailemin,  ö ğretmenlerimin en  ö nemlisi kendimin bildiği, tanıdığı ki