Sude Üçüncü | Kahramanım Ben'im

(Dinlemek için tıklayın)


Bir zamanlar sorumluluklarını bilen ve yerine getiren, yaşam düzenine sahip biri olsam da pandemi süreciyle birlikte yaşadığım üzüntülü düşüşü ve kendimi nasıl toparladığımı, arkadaşlarıma da faydası olur düşüncesiyle paylaşmak istiyorum.


Birinci sınavlar öncesinde derslere giriyordum ve sınav haftasında da sınavlara çalıştım. Tabi ki ben de çoğu kişide olduğu gibi canlı derslerden tam verim alamıyordum. Bir zaman sonra çok sıkılmaya başladım. Ders saati gelince uyanıyor, pijamalarla uykulu ve yorgun bir şekilde derse giriyor, 8 ders boyunca telefonun başında, loş bir odadaki masada derslere girmeye çalışıyordum. Birinci sınavlara kadar böyle devam etti.


Birinci sınavlardan sonra ara tatil oldu. Tatilden sonra dersleri boşlamaya, derslere girmemeye başladım. Sabah uyanamıyordum ilk dersleri kaçırınca diğer derslere de giresim gelmiyordu. Bu şekilde bir kısır döngüye girdim. Ailemin, öğretmenlerimin en önemlisi kendimin bildiği, tanıdığı kişi değildim. Derslere girmesem de konu anlatımlı videolar izlemeye devam ediyordum. Bunu akşamları ya da geceleri yapıyordum. O zaman kendimi daha fazla hazır hissediyordum çünkü. Konu anlatımlarından sonra test çözüyordum ama bunu her hafta yapmıyordum. Kısaca bu şekilde yarım dönem geçirdim.


Bu böyle gidemezdi, gitmemeliydi. Psikolojik olarak kendimi de rahat hissetmiyordum. Çünkü yapmam gereken şeyleri ilk defa bu kadar aksatmıştım. Aslında bir nevi kendime işkence çektirmeye başlamıştım. Sürekli huzursuzdum. İçimden hep bu pazartesi değişeceğim, yarın değişeceğim diyor ve gece sürekli plan yapıyordum. Tam istediğim gibi planı yapıyor sabah olunca o plana uyuyor, gün içinde planlanmayan şeyler olup planı aksatınca motivasyonum düşüyordu. Saatli planlar yapmaya başladım. Çünkü benim istediğim oydu. Her şeyi belli bir saatte yapmak istiyordum. Youtube'da birkaç videoya denk geldim. "1 hafta boyunca sabah beşte kalkınca neler değişir?", "1 hafta boyunca sabah beşte kalkmayı denedim."vs. vs. Dedim ki ben de yapacağım. Birden aşırı motive oldum. Pazartesi başlayağım kesin dedim. Kalkamadım. O hafta biraz tuhaf geçti. Dedim ki sonraki hafta başlarım. Sonraki hafta geldi. Pazartesi alarm çalmadı ve çok üzüldüm. Çünkü bu sefer daha motiveydim.


Dedim ki pazartesiyi bekleyemem her ne yapacaksam yarından itibaren başlayacağım. Artık çok hırslıydım ve sabah alarmdan önce kendiliğimden kalktım. Bu bile beni çok mutlu etmişti. O gün mükemmel geçti. Tam 178 soru çözdüm. Sabah kalktım, kahve yaptım, paragraf çözdüm, biraz etrafı topladım, kendime kahvaltı hazırladım, yarım kaldığım filmi bitirdim ve canlı derse girdim. Canlı ders öncesi gün içinde yapacaklarımın bir kısmını yapmıştım bile. Yemek saatlerimi planladım. Çünkü dediğim gibi her şey planlı ve programlı olsun istiyordum. O günün her saatinde kendimi çok mutlu, gururlu ve umut dolu hissediyordum. İlk önce gün içinde küçük hedefler koydum onları yaptıkça daha fazla motive oldum. Keşke bunu her gün yapabilseydim ama bazı sabahlar kalkamadım, istediğim düzende gitmedi işler, bazen pes ettim sonra tekrar kalktım. Düşe kalka başaracağım bu işi!


Ben tam zamanlı bir ders çalışma programı istemiyorum. Kendime de vakit ayırıyorum. kendimi motive edecek şeyleri, ne sevdiğimi, neyden zevk aldığımı biliyorum. Sabahları uyanamadığımda duşa giriyorum bu çok iyi geliyor. Kesinlikle pijamalarımı değiştiriyorum gün içinde onlarla durmuyorum çünkü bu beni çok etkiliyor ve gün içinde üstümde bir miskinlik oluyor. Canım o an ne giymek istiyorsa onu giyiyor, sevdiğim kıyafetleri sadece dışarıda değil evde de giyiyorum. Daha sağlıklı beslenmeye çalışıyorum. Bu da beni çok mutlu ediyor.


Düzenli bir gün geçirirken gün içinde yemek saatlerime ve ne yediğime dikkat etmeyince o gün tamamen istediğim gibi geçmiyor. Düzenli bir gün geçirirken kendimi sağlıklı beslenmek zorundaymışım gibi hissediyorum. Bunlar çok çok küçük ayrıntılar ama bence insan psikolojisini etkileyen faktörler. Kesinlikle ders çalışmadan önce odayı topluyorum. Masamı siliyorum ve düzenliyorum. Bu değişim sürecinde masanın yerini değiştirmek bile çok etkiledi beni. Camın kenarına aldım masayı bu  sayede saat olan bir duvara bakmaktan kurtuldum. Bu bile benim içimi sıkıyordu. Müzik dinlemeyi çok seviyorum ve çoğunlukla ruh halimi yerine getirecek türden müzikler dinliyorum. Çünkü müzik çoğu insanda olduğu gibi beni de çok etkiliyor. Eğer hüzünlü bir şarkı dinliyorsam benim de enerjim düşüyor. O yüzden güne dinlemekten hoşlandığım enerjimi yerine getirecek şarkıları dinleyerek başlıyorum.


Her işimi müzikle yapabilirim. Örneğin şu an müzik dinleyerek yazıyorum bu yazıyı. Yürümeyi çok seviyorum. Neredeyse her gün yürüyüş yapmaya çalışıyorum. Önceden hiç evden çıkmayan biriyken şu an her gün 15-20 dk. yürüyüş yapmak isteyen birisiyim. Bazen markete çıkmak bile yetiyor. Hava almış, enerjimi sağlıklı biçimde atıp yenilenmiş biri olarak eve dönüyorum.


Şu an her şeyi oturtmuş değilim ama bunun için savaşıyorum. Hayalimdeki hayatı yaşamak benim elimde. Bunu ancak ben yapabilirim ve bunu yapmak için sihire, mucizeye gerek yok. Çalışınca her şey oluyor. Bunun farkındayım ve hayalimin imkansız olmadığını da biliyorum. Her şey bende bitiyor.


Kapaktaki fotoğraf bugünden. Baktıkça o anki hissi tekrar yaşıyor ve sorumluluklarımın yerine getirmenin verdiği mutluluğu ve gururu tekrar tekrar yaşıyorum. İşte bu hissi çok seviyorum. Hiçbir şeyi ertelemeyin! Zaman akıp geçiyor. Sizi beklemiyor. Klişe ama doğru "Geleceğiniz sizin elinizde."

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sude Üçüncü | İdeallere Aşkla Tutunmak

Harun Öz | Kaldırımlar Şiiri Seslendirme

Ebrar Sultan Özdoğan | YÜZ’LEŞ